Yrd.Doç.Dr. Mehmet Bülbül, Menopoz
28 Mart 2018



MENOPOZ


Tanım: Menopoz yumurtalıklarda yumurtlama fonksiyonunun kaybolması sonucu adet kanamalarının durmasıdır. Menopoz dönemi kadın hayatının evrelerinden biri olup doğal bir sürecin sonucu gelişir. Yaygın kanının aksine yaşlılık döneminin başlangıcı değildir. Bu dönem beklenen yaşam süresinin artmasıyla kadın hayatının önemli bir kısmını kapsar.
Nedenler: Bir kız çocuğunda anne karnında, yaklaşık 6-7 milyon yumurta hücresi varken bu sayı ergenlik dönemine 300-400 bine iner. Bu azalma yaş ile devam eder ve ortalama 45-55 yaşlarında yumurta hücreleri tamamen tükenir. Yumurtlama durduğunda östrojen ve progesteron hormonları salgılanması da ciddi oranda azalır. Adet kanaması kesilir ve kurulmuş saat gibi menopoz dönemi başlar.

Menopoza girme yaşı genetik olarak belirlenir. Kişi annesi ile benzer yaşta menopoza girer. Menopoza girme yaşı bazı durumlardan olumsuz etkilenebilir. Örneğin kanserli hastalarda kemoterapi veya radyoterapi kullanımı, sigara kullanımı, yumurtalığın kanlanmasını bozan ameliyat geçirenler beklenenden daha erken menopoza girebilir. Fakat ilk adet görülme yaşı, emzirme, doğum kontrol hapı kullanımı, eğitim, boy, son gebelik yaşı, iş yaşamı ve diğer yaşam şartları gibi değişkenler menopoz yaşını etkilemez. Kadınların çok azı 40 yaşından önce menopoza girer. Bu erken menopoz olarak isimlendirilir. Böyle bir durumda kişinin jinekolog tarafından mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kadınların %90’ında menopoz başlangıcından önce yumurtlama olmadan oluşan ve düzensiz seyreden kanamalar görülür. Hormonlarda değişkenliğin olduğu bu dönem ruhsal ve fiziksel olarak kadının menopoza hazırlandığı dönemdir. Ortalama 4 yıl süren bu dönemde düzensiz kanamalar mutlaka uzman hekim tarafından değerlendirilmelidir.
Menopoza döneminde östrojen hormonunun salgısının azalmasına bağlı olarak; adet kanamasının durması, ateş basmaları, uyku bozuklukları, duygulanım değişiklikleri, hafıza bozukluğuyorgunluk, sinirlilik, aşırı duygusallık, baş ağrıları, keyifsizlik, gerginlik, kas ve eklem ağrıları, kas güçsüzlüğü, gezici ağrılar, sersemlik hissi, çarpıntı, fenalık hissi, nefes darlığı hissi ortaya çıkar.

Östrojen eksikliği uzun dönemde kemik erimesi (osteoporoz), damar sertliği (ateroskleroz) gelişimine yatkınlık, kalp hastalıkları, cinsel organlar, ciltte ve idrar yollarında gerilemeye bağlı belirtiler gelişir. Belirtiler kadın yaşamının bir gerçeği haline gelip yaşam kalitesi etkiler. Tüm bu semptomlar birçok kadında tedavi edilebilir.
Yüz bölgesinden başlayan, boyun ve göğüs kısmına, bazen tüm vücuda yayılabilen, bazen yoğun terlemeye neden olabilen bir "sıcak basması" ataklarla seyreder ve kadınların önemli bir kısmının etkiler. Genellikle menopozun ilk yıllarında ortaya çıkan bu durum sonra kendiliğinden kaybolur.  Bu durum bazı kadınların günlük yaşamını etkileyecek kadar şiddetli olabilirken, bazılarında önemsenmeyecek kadar hafif geçebilmektedir. Ataklar östrojen hormonu tedavisiyle çoğu durumda kontrol altına alınabilmekle beraber özellikle ruhsal stres durumlarında ek olarak başka ilaçların da tedaviye eklenmesi gerekebilmektedir.

Kadında genital organlar ve idrar yolları, yapısal ve işlevsel olarak östrojen hormonuna bağımlıdırlar. Östrojen hormonu desteği ortadan kalktığında bu organlarda başlayan gerileme (atrofi) bu dokuların incelmesine ve "zayıflamasına" neden olur. Bazı kadınlar dokularındaki gerilemeye rağmen hiçbir şikayet duymayabilir. Gerilemeye bağlı ortaya çıkan belirtilerin hemen tümü östrojen hormonu tedavisiyle etkili bir şekilde tedavi edilebilmektedir.

Östrojen hormonu eksikliği vajinal yenilenme sürecinin yavaşlamasına neden olur ve bu durum kadın tarafından vajinada kuruluk şeklinde hissedilir. Normal bakteri florası özellikleri de bozulur, bakteri enfeksiyonları gelişme olasılığı artar. Vajina elastikiyetini kaybetmiş, soluklaşmış, kısalmış, daralmış ve kanamaya meyilli bir hale gelmiş olabilir. Ayrıca vulva kollajen ve yağ dokusu içeriğinin azalmasına bağlı olarak incelir. Bu durum sıklıkla vulvada kaşıntı ortaya çıkmasına neden olur İdrar yollarındaki gerilemeye bağlı olarak idrar yolu enfeksiyonlarının sıklığı artarken, ileri durumlarda idrar kaçırma şikayetinin ortaya çıkmasına neden olur.

Menopoz dönemindeki tedavi; hormon replasman tedavisi, kemik erimesi tedavisi ve kardiyovasküler risk tedavisi şeklide sınıflanabilir. Tedavide esas olan hastanın bir bütün olarak değerlendirilip eksikliklerin giderilmesi ve tedavinin tüm risk faktörleri ile planlanarak hekim kontrolünde yapılmasıdır. Bu dönemde jinekolog, fizik tedavi ve genel cerrahi uzmanları birlikte çalışmalıdır.
Menopozda sağlıklı beslenme: Günlük meyve ve sebze ihtiyacını da karşılayan Sağlıklı bir beslenme programı menopozda olan tüm kadınlara önerilir. Bu temel beslenme biçimi aşağıda belirtilen istis­nalar dışında yaş farkı gözetmeksizin herkese önerilmekte­dir.

Yaş ilerledikçe vücudun kalsiyumu besinlerden alma kapasitesi düşebileceğinden ve özellikle kalsiyum değerini yük­sek tutup osteoporoz riskini azaltmak için, menopozda tüm kadınlara kalsiyum takviyesi yapmaları önerilir. Amerikan Kalp Vakfı menopozda kadınlar için gerekli günlük kalori toplamının yüzde otuzundan fazlasını yağdan almamalarını tavsiye ediyor. En iyisi, uzun vadede yüzde yirmiyi hedeflemektir. Çünkü fazla yağ tüketimi, yüksek tansiyon, diabet (şeker hasta­lığı), Bağırsak KanseriGöğüs Kanseri, kalp hastalıkları ve obesite (şişmanlık) gibi birçok sağlık sorununu da berabe­rinde getirir. Bundan dolayı menapozda olduğu gibi yağ oranı yüksek diyetle beslenmek hayatın her döneminde sağlık problemleri oluşturabilir.
Sonuç olarak menopoz kadın hayatının evrelerinden biridir. Bu dönemde doktor kontrolünde olmak çok önemlidir. Destek tedavisi ile sağlıklı bir şekilde bu dönemi geçirmek mümkündür.
 
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Bülbül
Kadın Hastalıkları ve Doğum AD
Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi