22 Ekim Dünya Kekemelik Günü
21 Şubat 2018


Kekemelik
Kekemelik, konuşmanın akıcılığının ya da ritminin bozulmasıyla oluşan bir tür konuşma bozukluğudur. Kekemelik yaşayan bireylerde istemsiz biçimde sesleri uzatma, ses üretiminde güçlük çekme, bir sesi, heceyi, ya da sözcüğü tekrarlama, konuşurken duraksama ya da patlama şeklinde sorunlar gözlenir. Yaşanan zorluk nedeniyle bazı bireylerde konuşmaya çeşitli yüz ifadeleri, tekrarlayan beden hareketleri (ayağı yere vurma, kolunu sallama vb.) ve tikler eşlik edebilir.
 
Kekemelik gelişimsel bir bozukluktur.
 
Kekemelik dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında, cümle kurmaya başlanıldığı yıllarda ortaya çıkmaktadır. 2-5 yaş arasında ortaya çıkan konuşmada akıcılık bozukluğunun konuşma hızı ile düşünme hızı arasındaki uyuşmazlıkla ilişkili olduğu düşünüldüğünden bu dönemdeki kekemeliğe fizyolojik kekemelik denmektedir. Uygun yaklaşımla bu yaştaki kekemeliklerin yaklaşık %70’i kendiliğinden düzelmektedir. Kekemeliğin 6 aydan uzun süre boyunca devam etmesi, ailede benzer şikâyeti olan başka bireylerin olması halinde bozukluğun kalıcı olma riski artış göstermektedir.
 
Korku, üzüntü kekemeliğin sebebi değildir.
 
Toplumda yaygın olarak görülen yanlış kanaatin aksine kekemelik korku ya da üzüntü gibi psikolojik durumlara bağlı olarak gelişmez. Henüz tam olarak gösterilememiş bazı nörolojik ve genetik etkenlerin kekemeliğe yol açtığı; yatkınlığı olan bireylerde stres yaratan durumların sadece kekemeliği tetikleyen ve şiddetini arttırabilen bir unsur olarak görülmesi gerektiği düşünülmektedir.
 
Neden yardım alınmalı?
 
Kekemeliğe bağlı olarak önemli psikolojik ve sosyal sorunlar yaşanabilmektedir. Doğru ele alınamadığı takdirde özgüven eksikliği, reddedilme korkusu, içe kapanma ve sosyal ortamlardan izolasyon sık görülür, okul ve meslek hayatında ciddi zorluklara yol açar. Bu nedenle konuşma tedavisinin yanı sıra kişinin durumla baş etmesine yardımcı olacak stratejilerin geliştirilmesi de gereklidir.
 
 
Nasıl bir yol izlenmeli?
 
Erken dönemde başlayan kekemeliğin bir kısmının kalıcı olduğu bilinmektedir. Hangi vakaların kalıcı olacağına dair net parametreler olmadığından kekemelik şikâyeti başlayan tüm çocukların kısa süre içinde bir ruh sağlığı uzmanı tarafından değerlendirilmesi önerilir. 6 ay beklenmesi rağmen düzelmeyen kekemeliklerde, ailede kekemelik hikâyesinin varlığında ve kekemeliğe ikincil olarak gelişen psikolojik ve sosyal güçlüklerin olması halinde ek olarak bir konuşma terapistinden destek alınması gerekecektir.  
   
Ailelere düşen... 
   
Kekemelik ve kekemeliğe bağlı sorunların gidişatı ailenin ve çevrenin tutumu ile doğrudan ilişkilidir. Şunları yaparak çocuğunuza yardımcı olabilirsiniz:
1. Kekemelik çocuğunuzun kontrolü dışındadır, onu zorlamanız, kızmanız ya da uyarmanız durumu daha da kötüleştirir.
2. Takıldığında konuşmasını düzeltmeniz, yarım kalan cümlesini tamamlamanız, sabırsızlık göstermeniz konuşmaktan kaçınmasına yol açacaktır.
3. Ailenizi ve çevrenizdeki insanları durum hakkında bilgilendirin.
4. Nasıl konuştuğu ile değil ne söylediği ile ilgilenin. Dinlerken ağzına değil, gözlerinin içine bakmaya özen gösterin. "Yavaş konuş", "Tekrar dene" şeklinde telkinlerden kaçının. Beden dilinizle rahat olduğunuzu ona hissettirin.
5. Yavaş ve acele etmeden konuşun. Dinleme, konuşma ve söz alma konusunda çocuğunuza rol model olun.
6. Kendisini özgürce ifade etmesini sağlayacak şekilde her gün baş başa zaman geçirmeye çalışın.
7. Bireyselliğini kazanamamış çocukların olumsuz duygular esnasında daha kırılgan oldukları ve bu durumun kekemelik şiddetini arttırdığı bilinmektedir. Bu sebeple çocuğunuzun sizden ayrışmasını ve kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayacak beceriler kazanmasına yardımcı olun. (Yemek yeme, giyinme, yalnız yatma vs gibi...)
8. "Aman ağlamasın", "Kızarsa kekemeliği artar" şeklinde düşünerek koyduğunuz kurallardan ve ev içindeki tutumlarınızdan taviz vermeyin. Kekemelik sebebiyle kazanç elde ediyor olmak çocuğunuzun ruh sağlığını olumsuz etkiler, durumla baş etmesini daha da güçleştirir.
 
Uzm.Dr. Mahmut Zabit Kara
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi